Gezi notları
İznik Gölü, Marmara Bölgesi'nin en büyük gölüdür. Çinileri ile ünlü İznik, tarihi açıdan oldukça önemli bir yerdir. Arkeolojik kazılar M.Ö. 7000 yıllarından bu yana bölgede yerleşim olduğunu göstermektedir. İznik'te yapabilecekleriniz başında tarihi kalıntıları dolaşmak gelir. Kentin müzesi küçük olmakla beraber oldukça nadide eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Yöreye özgü "cantık" tabir edilen pidenin tadına bakmanızı tavsiye ederiz. Ayrıca göl kıyısında muhtelif restoran ve çay bahçeleri var. Günbatımında muhakkak göl kenarında olun.
Çok eski bir yerleşme merkezi olan İznik’te çeşitli kültürlerin izlerine ratlanmaktadır.
Roma dönemi yapısı olan İznik Kalesi, İznik Gölü yakınındadır. 310 yılında Filip’in oğlu Antignius tarafından telleri attırılmış, 330 yılında kale, her türlü düşman saldırsına karşı koyacak hale getirilmiştir. Kale, geç Bizans döneminde önemli onarımlar geçirmiştir. Önceleri 2,994 mt. Olan kale çevresi, sonraları 4,427 mt.ye çıkmıştır.
İlçede Bizans yapısı olan Ayios Trihonos Kilisesi'nin bir bölümü hala ayaktadır. Bu yapı, tuğla ve taş sıraları halinde inşa edilmiştir. O dönemden kalan Koimesis Kilisesi’nin kalıntıları da önemlidir.
İznik’te ayakta kalmış eski eserlerin hemen tümü erken Ozmanlı çağına aittir. Selçuklular, burada kaldıkları kısa süre içinde önemli bir iz bırakmamışlarıdr.
Ayasofya Camii (Orhan Camii) kentin merkezinde, anayolların kesiştiği yerde bulunur. Orhan Bey zamanında, onun adnına kiliseden camiye çevrilmiştir. Üç nefli bir bazilikadır. İlk yapılışı 5. Yüzyıldadır. Bugün Orta Bizans çağı karakteri gösterir. Camiye cevrilmesi 1331 yılında gerçekleşmiştir. Şerefesine kadar duran bir de minaresi vardır. Daha sonra yanan cami Kanuni tarafından Mimar Sinan’a onartıldı. Camininmihrabı üstünde kırmızı ve beyaz boyalı alçı süsleme 16. Yy. Türk eserlerindendir. Minaresinin kürsüsü tuğla ve taştan çok dikkatle yapılmış, üst bölümde tuğladan örülmüş üçgen şekillerle kareden daireye geçilmiştir. Mihrap kısmının evvelce çini kaplı olduğuişlerden anlaşılmaktadır.
Çarşı Mecidi (Hacı Özbek Camii) aynı mahhalede bulunmaktadır. 1333 yılında ypılan bu yapı, kare bir plana sahiptir.Kube küreden biraz fazla olup, üçgen dilimli bir kuşak üzerine oturmaktadır.
Hacı Hamza Mescidi, hamamı, türbe ve imareti bugün ayakta değildir. 1930’da yıkılmıştır. Ancak türbenin Osmanoğulları zamanında (1345) kümbet biçiminde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kitabesinden öğrenildiğine göre eserin mimarı Hacı Ali’dir. Sadece hamamı ayakta durmaktadır.
Mahmud Çelebi Camii; Ayasofya Camii ile Yenişehir Kapısı arasında bulunan ve halen kullanılan bu yapı 1442 yılında inşaa edilmiştir. İç kapının üstündeki kitabeden bu camii yaptıranın 2. Murad’ın kayınbiraderi Çandarlı Mahmut Çelebi olduğu anlaşılmaktadır.
Orhan İmaret Camii, Yenişehir Kapısı’nın 400 m dışında yer alanve 1953-1964 yılları arasında meydana çıkartılan caminin 1-1.5 m yüksekliğinde duvarları vardır. Eksen üzerinde iki kare mekan ile yanlarda birer tabhane odasından oluşur. Kitabesi kazıda bulunmuş olup şimdi müzededir.
Şeyh Kubiddin Camii ve Türbesi, Yeşil Cami ile Nilüfer Hatun İmareti arasında yer alır. Fatih’in veziri Halil Paşa’nın oğlu olan ve II. Bayezid’in vezirliğini yapmış bulunan İbrahim Paşa’ya aittir. Kitabesinde yapım tarihi olarak 1496-1499 yılları verilmektedir. Bu topluluk ahşap çatılı ve son cemaat yeri üç direkli olan bir cami, üstü kubbeli ve kiremit örtülü kağir bir türbe ve türbe ve türbe civarına bitişik minareden ibarettir. Minare camiden ayrı olarak inşa edilmiştir. Yangında harabolan camiden, türbe minare ve caminin kapısı ile batı duvarı kalmıştır.
Yeşil Cami, İzmik’in Lefke ve İstanbul kapısı arasında yer alır. 1378 – 1391 yılları arasında yaptırılmıştır. Genişliği 11 metre, uzunluğu 15,35 metre olan alanın örtülmesi için bütün cami yeri dört bölüme ayrılmıştır. Cami, dışı sarı renkli ve çokiyi işlenebilir İznik civarı kalkerleriyle, dügün kesme taşlarla yapılmıştır. Mihrap tamamen stilize olmuş, Orta Asya süslemesini koruyan bir başlık ile taşlandırılmıştır. Caminin içndeki iki büyük dayanak sütun da başlık kaplamaları mermer olan kemerlerle birleştirilmiştir. Erken Osmanlıdönemi yapı sanatının şaheserlerinden sayılan Yeşil Cami, gerek çinileri, gerekse mermer işçiliği bakımındandikkate değer bir eserdir. Mermer şebekeleri 1922’de Yunanlılar tarafından parçalanmıştır.
Çeşitli sanat eserleri yönünden zengin bir çeşitlemey sahip olan İznik’te hamalar da önemli yer tutar. Orhanbey Hamamı, Hacı Hamza Hamamı, Paşa Hamamı, İsmailbey Hamamı, Büyük Hamam başlıca örnekler arasındadır.Hamamların büyük bölümü yıkıntı halindedir.
Büyük Hamam, (Murad Hamamı), İstanbul Kapısı’yla çarşı arasında bulunur ve çifte hamamlar biçiminde inşa edilmiştir. 14. Yy ikinci yarısı ile 15. Yy ilk yarısı arasındaki devride yapılmış olduğu sanılmaktadır. 1648 yılında buraya gelen Evliya Çelebi bu hamadan söz etmektedir.
Hacı Hamza Hamamı, Mahmud Çelebi Camii karşısında bulunur. 14. – 15. Yylar arasında yaptırıldığı tahmin edilen hamamın orta bölümünün dört köşesine halvetler yerleştirilmiş ve köşeler eğik olarak kesildiğinden, orta bölümde bir sekizgen oluşmuştur.
İznikte erken Osmanlı dönemine ait iki zaviye – imaret vardır.
Nilüfer Hatun İmareti, Yeşil Caminin karşısında bulunur ve 1389 yılında Murad Hüdevendigar tarafından annesi Nilüfer Hatun adına yaptırılmıştır. Keme taş ve üç sıra tuğla hatıldan yapılan duvarlar 45 santim yüksekliğinde kesme taş ve bir temel üzerine oturmuştur. Şimdi müze olarak kullanılmaktadır.
Yakup Çelebi İmaret ve Türbesi’nin bir veli adına yaptırıldığı sanılmaktadır. Maltepe Mahallesinde yer alır. 14. Yy sonu ile 15. Yy başlarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Binanın giriş yüzünün sağ tarafında, dört köşeli ayak üstüne inşa edilmiş bir türbe vardır. Yakup Çelebi’nin mezarı olan bu yapının dört kemeri içeriden destek kemerleriyle kuvvetlendirilmiş ve orta bölümleri duvarla örülerek yalnızca iki pencere bırakılmıştır. Bir sıra kesme taş, üç sıra tuğla sistemleriyle inşa edilmiştir.
Her iki imaretinde yanlarında tabhane odaları vardır. Yakub Çelebi İmareti son yıllarda camiye çevrilmiştir.
Orhan Gazi Medresesi, Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk medresedir. Hayrettin Paşa Cami’nin yanında olan medrese 1428 yılında Molla Hüsrev tarafından yaptırılmıştır. Bazı kaynaklar bu medresenin manastırdan çevrilmiş olduğunu bildirmektedir. Kanuni döneminde medrese, yüksek düzeyde bir bilim merkeziydi.
Süleyman Paşa Mederesesi, Maltepe Mahallesi ile eski hükümet konağı arasında yer alır. Orhan Bey’in oğlu İznik Valisi Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır. Saçak kornişleri tamamen taştan, basit olarak yapılmıştır. 11 odası bulunur. Planı U biçimindedir ve karşılıkle iki kolda üçer oda vardır. Keöer ayakları direklidir.
İznik’te sağlam durumda denebilecek altı türbe vardır. Hacı Hamza, Çandarlı Hayrettin Paşa, Halil Paşa, İbrahim Paşa, Kırkızlar (Hacıcamaza), Reyhan ve Saltuk Türbeleri.
|